Çal ilçesindeki Sudan Koyun Geçirme Yarışması Taşıma Suyla Gerçekleşti
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Çal ilçesindeki 851 yıllık “Sudan Koyun Geçirme” yarışması, nehrin kurumasından dolayı taşıma suyla yapılabildi.
Aşağıseyit Mahallesi’nde Büyük Menderes Nehri’nin geçtiği Köprübaşı mevkisinde düzenlenen Sudan Koyun Geçirme Yarışması ve Çoban Bayramı etkinliklerine bu yıl 47 çoban katıldı.
Çevre ilçelerden gelen çobanlar “elci” adını verdikleri ve çeşitli renklere boyadıkları baş koyunlarla nehre girerek sürülerinin kendilerini takip ederek karşı kıyıya çıkmaları için mücadele etti.
Bazı sürülerin tereddüt etmeden suya girip karşı kıyıya geçtiği, bazılarının ise girmedikleri görüldü. Çobanlar, suya girmeyen koyunlarını nehre sokabilmek için çaba harcadı.
Yarışmayı CHP Denizli milletvekili Şeref Arpacı, Gelecek Partisi Denizli milletvekili Sema Silkin Ün, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ve çevre ilçelerin belediye başkanlarının yanı sıra çok sayıda vatandaş izledi.
Yarışmada Sadık Koçan “Karaoğlan” adlı elci koyunuyla birinci, Fevzi Akdağ, “Aliş” isimli koyunuyla ikinci, Zekeriya Karakoç ise “Mor Fişek” adlı koyunuyla üçüncü oldu.
Yarışmaya girenlere çeşitli ödüller verildi.
Çal Belediye Başkanı Ahmet Hakan, gazetecilere, sudan koyun geçirme geleneğini sürdürmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
851 yıllık geleneği gelecek nesillere aktarmak için mücadele ettiklerini kaydeden Hakan, etkinliğin yapıldığı nehrin kurumasından dolayı nehrin önünü toprak setle kapatarak bölgeye tankerlere ve borularla su taşıdıklarını anlattı.
Hakan, şöyle devam etti:
“Bu etkinlikte önemli olan 3 temel figür var. Çoban, koyun ve su. İkisi var biri yok. Burayı taşıma suyla doldurduk. Bir haftada yaklaşık 4 bin metreküp su çektik. Tabii ki bu acı bir durum. Menderes’in ana yatağında su yok. Böyle bir etkinliğin gürül gürül bir suyla olması lazım. Bir sürü zorluk çektik. Buranın altını geren diye tabir ettiğimiz toprakla doldurduk. Bu bir maliyet. Altına mıcır, tekrar geren, tekrar su, koyunlar, çobanlar derken bu kültürel mirası halkımıza aktardık.”